100 ÜLKEDE 100 TÜRKÜ ÇIĞIRMAK
Djembe: Vova Gandharva
İki ay önce Minsk’te okuduğum bu deyişi, St. Petersbug havaalanında üç aktarmalı Japonya uçağını beklediğim sırada paylaşıyorum. Rusya vizemin süresi yarın bitiyordu ve vizeyi uzatma talebimin son merciden de red alması sonucu, hiç hesapta olmamasına rağmen hızlıca bu destinasyona karar verdim. Her şey anî geliştiği için gideceğim ülkede ne başımı sokabileceğim bir çatı ne de tanıdığım kimse var; fakat bu durum beni zerrece kaygılandırmıyor. Daha genel konularla ilgili kaygılanıyor, onların üzerinde düşüncelere dalıyorum. Gelecekte insanlığın robotların tahakkümü altında kalacağı öngürüsünden ziyade insanlığın kendisinin robotlaşma yolunda evrildiği öngörüsünün daha tutarlı olduğu üzerinde düşünüyorum. Toplumsal düzeni korumak için konulan kuralların mutlaklığı, esnek ve kırılgan olan insan doğasının seyrini yapay bir oluşuma sürüklüyor. İnsanlık, mutlak ve genel kurallar üzerine oturmuş bir sistem yerine, bireylerin eğilimleri düzeyinde esnek bir sistem geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Kuzeyin bu zorlu kış şartlarında yerel insanları bile yollarda görmek nâdirken, kara yoluyla orta asya ülkelerene geçmek için iki haftaya daha ihtiyacı olan bir gezginin isteğinin geri çevrilmesinin, toplumsal düzeni sağlamak veya herkesi kapsayan kesin bir kural olduğu açıklaması dışında, kimse bana daha farklı bir açıklma sunamaz. Bu isteğin masumiyeti ve insaniliğî karşısında, hangi kutsal ilke veya kural ayakta durabilir. İnsanlığın, günlük hayatı kolaylaştırmak için teknoloji üretimine harcadığı enerjinin (götürdükleri de hesaba katıldığında tartışmaya açık bir konu haline gelmektedir), bir kısmını, insanı insan yapan iç değerleri ve özgürlüğü korumak ve yüceltmek için harcasaydı, hayalini kurduğumuz cennetin içinde yaşıyor olacaktık.